6 Aralık 2012 Perşembe

karanlık

herkes yalnızdır aslında...kendine sarılırsın siyah bir pelerin gibi dokunmasın istersin kimse,penceren açık kalır sigaran henüz sönmüş,yarı karanlığın alaca beyaz ışığında yatarsın düşlerinle!herkes yalnızdır aslında,buruk bir eşilik kaplar dilini göz kapakların yorgundur ...sarılırsın yalnızca kalanlara!çeker içine içine bir boşluk... sorulara cevap vermezsin...duymazsın kimseyi...kapatırsın kar
anlığa bütün ışıklarını .ateş böceği gibi bir tek gece görür yandığını...dört duvar olur her şeyin sonra ,hiç durmaksızın anlatırsın...herkes yalnızdır aslında...kendi içinin kuytularında...derindir loştur .yosun kokar ,nem kokar gözleri. bir damla tuz yüzünden...selam verirsin hüzne açarsın evini .tanıdıktır içtendir yalındır hüzün yalan söylemez asla...herkes yalnızdır aslında,...kalabalıklar içinde tutup kolundan götürür .sıkıca tutar bileklerinden,bilirsin cesurdur kolay kolay yenilmeyen...içindeki tüm sesleri bastırır...makamı yoktur ,kendince bir türkü söyler!sağır eden, bir sessizlikte buluşturur seni.

5 Aralık 2012 Çarşamba

ben demek...

deniz ;sonsuz harflerin içinde boğulmak demek!!deniz demek;kalbindekilerin aklın  kıyılarına ,kayalıklarına çarpması demek!sonsuz, mavinin üstüne düşen ayışığı aynur demek!içinde biriktirdiği çöpleri ,kıyılarına vurur demek! özetle ben demek ve bir de benden gidenler demek!...kırıldığı yerden ,yaraya tuz basıp;geceye güne yaza kışa inat,en sağlam kayaları taşları bile kuma çevirmek demek!içinde binlerce canlı duyguyu,binlerce yıl tutabilecek  yaşatabilecek kadar su demek!bazen bulanık bazen duru ,ama;hep saydam demek!göz yaşından bile tuzlu demek!ondandır ;yaranın üstüne ağlayıp kapatmak istemesi ondan!!

nehirler denize çıkar ama denizler hep okyonusa  döner!!derindir alabildiğine ...her zeresinde yosun kokar!hüzündür aslında,yosunlar!!gönlünün en derinleri hep kuzeye bakar!!bazen buzlu bazen sıcak!!hiç bir yere sığmayan elde avuçta durmayan...belki başka bir yüreğin şeklini alır ama asla olduğu yerde durmaz.avuçlarında tutamazsın bir yere taşıyamazsın ya buhar olur yada akar gider!!! özetle deniz demek ben demek...ben demek hüzün demek ben demek su demek!!!ben demek katreyi matem demek!!!


3 Aralık 2012 Pazartesi

BÜTÜN KAYIP PARÇALARIMI BULAN ADAMA

kalem kağıda küstü önce ,yitikti kahraman kayıptı düşler...çengeli iğneyle tuturulmuş öyle emanet!!kalem kağıda kustu sonra...kanatırcasına parça parça sözcükler... döküldün gözlerimden!!öyle duru öyle şefaf!sönen küllerin ardından,onca zamanın ardından...uzaklaştı uzaklaşıyor bütün kırgınlıklar kızgınlıklar!karanlığım aydınlığa kavuşuyor ...avuçlarım deniz kokuyor...tuzu dudaklarımda ...geri sarıyor herşey...ipin ucundan dönüyor yüreğim.

yalın duru beyaz...boya kendinle beni ...mavi olsun içinde bir kaç damla!yosun rengi  biraz...düşlerimden düştüğüm yerden kalktım,kanat çırpıyorum...aşka ve sana ....uzunca yol almışlığım ,yorulmuşluğum siliniyor!
çözülüyorum sana !!!çark  ediyor,sınıyor ve en baştan başlıyor...mevsimler kışa giriyor,dallarımda çiçeklerim!!dışarıda yağmur ,yanımda sen!evim huzur kokuyor...

sonra birden bire kayboluyor gözlerim yüzünde,bunca zamanın eksikliğinde...yarım aklım hep sende!kocaman bir parçamı buluyorum !bütün yalanlarımı dağıtıyorum,yakıyorum kandırmacalarımı!
ben ilkez böyle olmuyorum,biliyorum;yaşadım!her şey eksik her şey sahte her şey yitik yaşadım!karanlık duvarlarımda ışık,sol yanımda ses!ben ilk kez sevmiyorum ilk kez titremiyorum,
ben en büyük başlangıcımı yapıyorum ;ben değil biz oluyorum!son oluyorum maviliğinde son buluyorum !!!en büyük başlangıcımı yapıyorum!!!SENİ SON KEZ SEVİYORUM öncesi var sonrası senle ben !bütün bir tek!en büyük eksik parçam!en büyük sevdam en beyaz sayfam...seni seviyorum...derinden aşkla tutkuyla umutla...BÜTÜN KAYIP PARÇALARIMI BULAN ADAMA ...


30 Kasım 2012 Cuma

:((



İlk önce sana seni sevdiğini söyleyecek, senin için uğraşacak, seni mutlu edecek, sana sarılacak, seni öpecek, sana istediğin herşeyi verecek. Hediyeler alacak, seninle uyuyacak, gezecek, birlikte kahkahalar atacaksınız. Sonra yemek, sonra resim, herşeyi birlikte yaşayacaksınız. Ayakl
arın yerden kesilecek, herkese onu anlatacaksın, hatta ondan başka hiçbir şeyi konuşmayacaksın. Onun sonsuza dek yanında olacağını düşünüp, onun için herkesi karşına alacaksın. Hayatını, ondan ibaret gibi anlatacak ve yaşayacaksın. Gözlerinde kaybolacaksın, ellerini bırakmak istemeyeceksin, üşüdüğünde ona sarılacaksın, kalbinin atışını hissedeceksin, kokusunu ciğerlerine kadar ezberleyeceksin. Ne zaman ne yaptığını, mimiklerini, kirpiklerini, ellerini aklına gelecek ne varsa bir bir aklına işleyecek hepsinin şekli şemali. Herşey güzel gidiyor diyeceksin,
sonra bir şey olacak. Bir soğukluk girecek araya, bir umursamama, bir takmama. İşte o zaman yerden kestiği ayaklarınla çakılacaksın yere. Bir şey olmayacak vücuduna ama kalbin parçalanacak. Öleceksin her gün. Çünkü o senden sıkılmış olacak. Çünkü o senden bıkmış, artık başka tatlar arıyor olacak. Çünkü o, çoktan bir başkasıyla konuşmaya başlamış, senden kurtulmanın yolunu arıyor olacak. Sen ne mi olacaksın? Hayatına giren her insana onun sana yaptığı bu şerefsizliği ödetmeye çalışacaksın. Canı yansın isteyeceksin, senin mutluluğunu duysun, kahrolsun diye dualar edeceksin. Onsuz mutlu olabileceğini kanıtlamaya çalışacaksın, nefret ede ede seveceksin. "Bir gün bana gelirse asla dönmeyeceğim." yalanına kendini inandıracak, ama hep gelmesini bekleyeceksin. Sen ne mi olacaksın?

Sen, yaşarken öleceksin.

13 Kasım 2012 Salı

raks

şimdi silip herşeyi raks etmeli sevinçlerim!şimdi yeniden doğmalı,umutlarım şimdi olmalısın yanımda şimdi benimle kalmalısın!!sen gitsende gitmesende !!çekinme gel...hiç gitmemişsin gibi gel,gel hazır sol yanımda ,unuturum herşeyi diyebilecek kadarsın ...şimdi rask etmeli aşk bende...silmeli hataları,silmeli yaşları...
yeni bir şey olmalı ,umut yanmalı gözlerinde umut olmalı gülüşünde!!

kara yaslara inat ,her adımın ben olmalı...görmeliyim kendimi sende!korkma cesaretin kırılmasın ,sabrın seni zorlamasın...uzaklara tuzaklara inat içindeki aşk ateşini söndürmez tuzlu denizim...dalganıp durulsada köpüklerini saçsaa vursa kinini öfkesini!durma!!!durmaa yürü...

hadi bi cesaret dök içini,bağır çağır kır dök!!sonra sakinleş ben gibi ...rüzgarın kesilsin her nefeste...bitti dediğim yerden başla!! düğüm düğüm ol !!gel bul beni...aklındaki kadar tuzak aklındaki kadar uzak olamam!!hadi raks etmeli gözlerin yüzümde boğulmalı nefessiz sesiz kalayım öldüğüm yerden tekarar canlanıyım gel hadi!!!

9 Kasım 2012 Cuma

kırmızı

kan kırmızydı aşk seninle ...parça parça her yere dağılmıştı!hem zerelerimde gezer hem kantırdı,bir kasım akşımında yine uykusuzca baktı gözlerim resimlerine!dolandın kanımda damarlarımda!keskin kenarlara çarptın içimde boyandın canıma!!sözümde ateş içimde ateş ellerimde ise buz parçası

aşktı kırmızı ılık bir zehir gözlerimden giden!usulca dokundu dudaklarıma canım yandı!pencerem aralı,sokaklarım ıslak ...sigaram sönmüş ve içimdekiler ölmüş!mırıldandım usulca sevdiğin şarkıları,ifadesi güç gözü kördü!içimdeki düğüm,dolandıkça dolandı yine sana...başa sardı özlemler!"seni her sevdiğimde yağmur yağıyor bu şehre ve biraz daha"büyütüyor seni bende!!hatırlatan şeyler dizeleniyor önce gözlerime sonra kalbime!!

kırmızı kan kırmızı gece,son baharın keskin ayazı kesiyor herşeyi yine!biran durup düşünüyorum "saklı kalmış"yanımı,bırakıp kaçmak geliyor bu kenti yine...direniyorum bütün gücümle!anlatma diyorum sadece
anlatma"anlışılmaz"...kanatma asla sarılmaz!kokunu duyorum,ellerimde...

gücüm yetmiyor artık"hadi bi cesaret"demeye!aynı anda aynı şeyleri düşündüğüm sol yanımdın sen!benzerim eşim canım herşeyim!uzun zaman sonra uyandırılmıştım uykumdan,sersimliğim mahmurluğum üstümde!
ya kalbimi sökeceğim ya bu canı bu teni terk edeceğim!
ne çalıntıydı sana bu yürek nede korsan!!!bir anlaya bilseydin,yazılmamış söylenmemiş başı sonu olmayan cümlelerim,şarkılarımdın sen!
bir bilseydin,böyle güzel böyle deli sevildiğini,inan hiç gidemezdin!duvarları yıkıp üstüme"gittt"dediğimde
gidemezdin!sevseydin,başını yastığa koyduğunda sarardı seni ateş!uykun haram yediğin zehir duyduğun hiç kalırdı !

kırmızıydın sen,kan kırmızıı can gibi kan gibi kırmızı!!kutsaldı aşk kutsaldı özlem!!damla damla düşen yağmurdun sen şefaf ıslak ve canlı!!!
kırmızıydın sen geçtiğim gelincik tarlaları ...şarap gibi buruk bir sancı!


3 Kasım 2012 Cumartesi

lüzümsuz...

bilirsin ,bazan çok yanar canın !aslında kimsede yoktur hata!seçimlerindir seni böyle kırıp üzüp acıtan!
ne bir ses olur yüreğine ne bir el değer tenine!gecelerin zehir ,gözlerin kan olur!anlatılmıycak anlatsan daha çok kesik kesik olup yanacak için ,susan bir tek rabbin bilir!
duvarların soğuk olur hani,yatağında binlerce diken...bir uçurumdan binlerce kez atlayıp ölememek gibi!!ölüp ölüp dirildiğin...
hızını almayıp yürek vurur kendini,duvarlara...her günün bir öncekinden kötüdür aslında!!!yetinirsin ya hani,minicik bir mutluluguyla öyle bir şey işte!

keskin cam parçalarının üstünde yürürsün günlerce,ayakların kanamaz...derinlerinde oluk oluk kanar için ,tek bir omuz bulsan sarar sanırsın yaralarını!!oda olmaz yine yanılırsın,masal değilsindir kahranını bulamazsın!!yerlere düşersin dibe batarsın,olmadı tekrar çıkarsın yüzeye !!sevmek zamanı dersin kendi kendine,ne yapsan olmaz işte yalanlarla avutursun kendini,gerçek sandığın sevgi uğruna !ruhun ölmez ten ölsende...ruhunla seversin yine olmaz!!!göze alırsın uğrunda herşeyi,değmez yanıltır acıtır içini!!

tekrar edersin hatalarını...binlerce başlangıç yaparsın içinde,o senden habersiz!!!sen de ondan!
gömersin defalarca öldürüp,tekrar  çıkar ortaya!!kahredersin susarsın yutarsın!!yüreğin çığlık çığlığa...canından can gider,gözlerinden kan!!sevme sakın ben gibi,dayanamazsın buna!sakın teslim etme yüreğini kimselerin avuçlarına,bir yalan uğruna...

.....!!!

nereye gidersem gideyim ,içimde taşıdığımsın sen!aslında akmayı bilmeyen silinip gitmeyen hiç masumiyeti olmayan bir tutku bu!!!kilometreleri alıp göze,kaçmak bu.hiç tanımadığın bilmediğin kentler geçmek ,hiç görmediğin yüzlerde buluşmak bu!öyle garip öyle dolu...tarifi olmayan karmakarışık iksir gibi !!!hep bir şeyler eksik hep bir şeyler yanlış!düşünceler karmaşık sert ve kırık!!dökülüyor yine yüzümden ,topluyorum olmuyor hiç bir şey aynısı,ılık rüzgarın yüzümde hissettiğim yağmurun can alan yanlızlığı...

kirli yüzlü çocukların gözlerinde gördüğüm umut ışığı,kalabalık yanlızlar şehri,köşedeki simitçi ve martıların sesi her şey nasıl bu kadar sen olabildi!bırakıp kaçmak istediğim ama hep benimle gelen gölgem gibi...
aslında ,kessen bir damla kanım akmaz biliyorum!!
ağlasam yine akmaz biliyorum!!içimde ne varsa akıtmak istiyorum sana,yağmur kadar ıslakk güneş kadar yakıcı olur...

kapatıp gözlerimi bir orman derinliğinde; sesizce soluksuzca dinlediğim sensin yine,ve bir yaprak savrukluğunda tek tek düşüyorsun içimden derdim benden...yavaş yavaş geçiyorsun...bitmek bilmeyen bir sancıya dönüşüyorsun sonra yeniden başlıyor ağrılarım...
rakı kıvamında oluyor sonra göz yaşlarım,mavi ,buruk ve yakıcı...
düşüncemde geziniyorsun ,yanıma düşüyorsun en son ...herşey sana benziyor işte ,bir şarkı çalıyor sonra;bak oda sana benziyor...hem güldüren hem ağlatan !!!ne bir ele değiyor yüreğim ne bir göze...sen gibi işlemiyor içime ,üşüyorum...yürüyorum soluksuzzz!!!
sanki ucunda sen varsın!
yürüdükçe uzaklaşıyorum ...



8 Ekim 2012 Pazartesi

ARBEDE!!

çığlığın koptuğu,kalabalık sesizler ordusu içim!!fırtına kadar deheşet öfkem!kendime adanmışlığıma adamışlığıma..yüklerimi soyundum!bıraktım olduğum yere,şimdilerde bulanık sular durulmakta!git gelin en zirvesin,suskun yüreğim!arbedyiz,kabalık sesizlikte!!
kan kusuyor içimdeki,ben!aynadaki yanlız ve karanlık belki dar geliyor odam!duvarlarımda yankılanıyor sözlerim söylemediklerim!sarıya boyandı içim!safran sarı !
 hüzün kan kırmızı!olacağına varacak,bu gidiş raydan çıktı!

kamçılanmış dudaklarımda çatlaklar,dağılmış boş evim !her adımın da sen.gitmek vaktidir belki ,yokluğun boğazıma kadar!gereksiz kalabalıklar boş!

dinlemek zamanı derinden,asiliğin en delisinden!kopar hadi içindeki fırtınayı,karartıp gözünü!yapraklarını dök hadi bi cesaret !bırak kendini avuçlarıma...

12 Eylül 2012 Çarşamba

...

konusu sen olan,bir yazı çeşidi daha şairimsi şiirimsi biraz!sabahın 4ün de kafa yormuşluğum düşünmüşlüğüm gidip gelmelerim...suçlarım suçlanmışlıklarım..bilemiyorum işte bulanık biraz...siğaramın küllerini sağa sola düşürüyorum sana daldığım zaman...sabahın ışığını sıcağını bilmiyorum unuttum bu yüzden . yarasalara karıştım,muhasebelerim  yüzünden,kedilerimi seviyorum yemek yapıyor bulaşık yıkıyorum arada bir tozlamış,kitaplarımı düzenliyor gömlek ütülüyorum ...şarkılar kesiyor düşüncelerimi ok gibi hızlı...karşıklığım yuvam huzurum bir yana sen...bir yanda yaşadıklarım bir yanda yaşayamadıklarım.."kim kazandı"kazanmak için çekip gitmedim oysa !yenilmedim yenmedim...vazgeçtim.

dönüp bakıyorum ,"çalı çırpı"herşey...güzelleştirmeye çalışıyorum bir çift gül dalı biraz hanımeliyle odalarımı.temizlik yapıyorum seni çok özledikçe,kitaplara gömülüyorum bir kahve eşliğinde ...huzur buluyorum aşk buluyorum ...ama eksik parçalarımı hiç bulamıyorum!sende kalan yerlerim kanayan kanadıkça kabuk bağlayan bir demet sorunlu duygu yumağına dönüşen dünler im var ,geri alamıyorum...isabet ediyor ,sana benzeyen çift göz sokakta yüzüme aldırmıyorum...seni anımsatan harfler geçiyorum köşebaşlarında,idare ediyorum...acı vermiyor can yanmıyor tatlı bir telaşta bulmuyorum bizi!


daha az rakı içiyorum artık ,daha çok çıkıyorum sokaklara!senin sokağına uğrak yerlerimdi ,üşeniyorum artık geçmeye !yollar geçiyorum kıyılar geçiyorum sahil boyu,deniz durgun deniz sakin taşmıyor artık!nem buğusu yok!kasvet yok...yıldız kayarken dilek tutmuyorum artık!kuşlara ekmek atıyorum ,hayvanları seviyorum çocukların gözlerinde buluyorum mutluluğu...sevdayı kıyılarda dağlarda derinlerde izliyorum...daha çok tarçın kabuklarıyla içiyorum çayımı...doruklarda geziyor gölgem,fırtınasız durgun sakin !daha çok dua ediyorum senide eksik etmiyorum.kızmıyorum artık kırılmıyorum,yağız esmer gecelerde gözlerimden akmıyor yaşlarım usulca ...ruhumdaki kalabalık yok oldu ısız değil ama sesiz!


daha çok mavi seviyor daha az siyah giyiniyorum...dönüp bakıyorum arkama arada sırada !kat edilmiş yollara,gülümsüyorum...usulca!bazen değer biçiyor bazen değerleniyor bazen değersizleşiyor seninle yaşananlar!durup dinliyorum kendimi"teşekkür ediyorum"sana kazandıklarıma çaldıklarına kayıplarıma...sonra dönüp şükrediyorum ,büyük aşkıma !"gözden düşen kutsaldır"üstüne basılmaz nimmettir o ,kim bilir kimlerin emeği var!basmıyorum  ama başımın üstündede gezdirmiyorum!üzüldüğün üzmüyor sevindiğin sevindirmiyor beni...ne haldesin düşünmüyorum,ne yaparsın bilmiyorum!kafamın içindeki çitleri ben çizmişim ben koymuşum onları oraya !sabır dedikleri buymuş aslında...ılık rüzgarın saçlarımın arasından geçmesine izin veriyorum !cebimde çokça umut cebimde sevda cebimde aşk egeye koşuyorum!bir efeye vurgun kalbin yanına koşuyorum!üzümün yeşili denizin mavisi bir zeytin dalında !gönlüm şimdi o eski kasabada kilometrecelerce çok  kilometrecelerce derin ! bir balık lokantsı bir kadeh rakıda ...


yeniden sevebildiğim yanında ağlayıp gülebildiğim adam gibi adamda yüreğim. göz bebekleri bana ait!kocaman bir kalpte kalıyorum konaklamıyorum"kovsanda gitmem "diyen birini deli gibi solukluyorum çekiyorum yüreğime "güvendesin"diyorum kalbime" güvendesin"...ödülümü öpüyorum ...sonsuza kadar yüreğimi amanet ediyorum...yeniden seviyor yeniden seviliyorum!...vazgeçmişliğimin vazgeçilmişliğimin öldğümün gömüldüğümün yandığım yanıldığım herşeyin bedelini işte böyle ödüyorum!!onu seviyorum...

10 Eylül 2012 Pazartesi


biz öldük!

keşkelerin faydasız!pişmanmışsın...yeniden istiyormuşsun...sana nasıl alıştım ,sevdimse!öylede sildim...zorundaydım zorundaydık.defalarca yıprandım defalarca açtım sana yüreğimi çok sevildin be!!belki kimseyi bu denli öbür yarısı yapmayacak kalp!belki bu denli önemsemeyecek!sevgimin adı yüzsüzlük oldu fedakarlığım yalan!emeklerim düğüm ...sana aşık kadını diri diri gödüm toprağıma,ne inat uğruna ne ettiğim yeminler umrumda!yine bozardım yine gelirdim yine senindim ben!!beni anladığını biliyorum artık,tek başıma sevmedim ben ...tek başıma dahil olmadım hayatına ,ve karar sadece benim değil!


ne çok yalan dolandın ?ne çok öldürdün sevgimi döktün yüreğimin suyunu yerlere ...çiçeklerim vardı sana çürüdüler bir bir!çöle  döndüm sonunda...ne çok sevmiştim oysa seni ,ömrüme katım ruhuma çektim ve bütün hücrelerime işledin...senin için yaptıklarım yapacaklarım yapamadıklarım...ne çok hayellerimiz vardı belkide sadece benimdi o hayaller sana dokunmamış yüreğine erişememiş...ne yazık sevmeyi öğrenememiş!sonra bir şey oldu herşey değişti...yüreğimde ne bir tek dal çiçek ne bir damla su kaldı...ben gidersem daha iyi olcaktı... kopmalıydık aynı şehirde ayrı ayı sevdalara sarılacaktık...pişman değilim sende olma !son kez vedalarına bula ve anma adımı birdaha!dönüşü yok bu yolun sana varan gemilerim yok artık yaktım...yandığımın yanında gitmek nedirki? seninle yanlızken ,sensiz olmak koymazdı bana!

şimdi son kez dinle beni bu bir veda değil!biz vedaları çoktan geçtik!sana akkıtığım gözyaşlarının miyadı doldu!sevgim bitti kurudu!"seni sevmiyorum"mu ilk kez dürüstçe söylüyorum yüzüne...servet mal mülk para bunlardan banane!hiç birşeyde gözüm yok benim üç kuruşum sana helal olsun!haram ettiğim yüreğimdi sevgimdi oda helal hoş olsun!hatayı sende yada kendimde aramıyorum artık!isteseydin neler olcaktı hayal bile edemezsin !yaralarını sarıp derdini derdim etmezmiydim hiç!doyasıya basmazmıydım bağrıma !yağmuru rüzğarı kışı yazı elinden sıkıca tutup geçmezmiydim?hiç bir şey tek taraflı değildi biliyorum sen isteseydin herşey değişirdi..."istemedin"...senin seçimin..."özleyeceksin"demiştin...inan özleycek kadar sen kalmadı içimde ,pişman olacak kadar ben kalmadı!!tükettin...tükettik!sana ait her şeyi soğuk derin sulara gömdüm!yaşadıklarımızı unut!pişmanlıklarımızı unut...iki yabancıyız kabul et yüzleş !yollar ayrı amaçla ayrı ...kin gütme yüreğinde çalı bitirme!beddua etmiyorum ah etmiyorum her yol sana aydınlık olsun!ve asla unutma şu sözümü"NE YAŞATIRSAN ONU YAŞARSIN"...mutlu omayı dene kafanı değiştir bakışını değiştir...senin kötülüğünü asla istemedim ...kimseye düşman olmadım sana da olmam!!sakın beni bekleme umut etme döner diye !öldük biz bunu kabul et ... ayrı yerlerde ayrı hayatlara dahildik...ne aittik ne sadık olabildik...yinede sen mutsuz umutsuz olma ben yokmuşum gibi hiç olmamışım gibi yürüyeceksin kendi yoluna!

deniz...

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Alma Ahımı (Erdem Ergün)

KEŞKE YOK"İYİ Kİ VAR"

     hey gidi hey!!!yılların özlemi var ,içinde biliyorum...doğru olanı yapmalıydı yüreğin ,doğru olana yönelmeli hatta koşmalıydın!!yanlış üstüne yanlışların diz boyu!keşkelerin ondan dilinde,böle çıkışsız yolları...ne kötü ol istedim ne sana zarar gelsin!hep mutlu hep umutluydu yüzünü anımsamaya çalıştığım adam. içinde yüreği olan sabırlı kararlıydı,hiç bir şey yıkamazdı ya onu hadi?
    elimde şarabım ;buruk ekşi lezzetli...anımsadığım yerlere gitmek isterken buluyorum hep kendimi.belkide,senin gölgen bile yokken hayali bir karakterin tadıyla yaşlanıyorum...üzülüyorum ,düşündükçe ne yaşadıklarım ne yaşattıklarındı önemli olan !duyduklarımdı...biliyorum kat kat ödedin bedelimi girdiğin günahlarım karşılıkşız değildi!biliyorum deli gibi pişman olduğunu!!!keşkelrin dilinde hem nasıl...yaşlanmış yıpranmış görünüyor yüzün ,ben yokken çok ağladın biliyorum...kendinden utandın biliyorum...sarhoş olup kızdın bağırdın sövdün...bu kez sen yıkıldın,ben sevinmedim iyi ol istedim ve ilk kez bundan pişman olmadım!öylece çekip gitmek en güzeliydi en temiz karardı bu!bilindik bilinmedik herşeyi seni geride bıraktım!!ve ilk kez deli gibi özlemedim ilk kez ağlamadım sana ...yüklerimi seninle bıraktım kapıya,sen gidince sevmeyi sevilmeyi anladım ben!!en önemlisi yapılanlara rağmen affetmeyi kabullenmeyi öğrendim sende...

    aslında iyki oldun hayatımda ve iyki deneyimledim seni!aşk sandığım perde kalktığından beri bambaşka biri oldum,bunca zamanı harcadığıma kızmadım ilk defa ve en çokta ilk defa unutmaya çalışmadım seni...seni içimden atmak istedim attım...üzgün değilim kırgın değilim pişman değilim!sen yinede mutlu ol,düşünme...yürü doğru biliğin yolda...sen yine pişman olma yaşanan herşeyin bir nedeni vardı ve yaşandı!lütfen gururlu dimdik ol kafan egik yüzün hüzünle dolmasın...sırtını dönme yaşama !!!herşeyin bedeli vardır...yaşattığın bedelleri elbette ödeyeceksin...düşmanım değilsin beddua etmem,dostum değilsin sana yol göstermem...kabullendiğin hayatı sana bıraktım bırakmalıydım...mutluyum huzurluyum yaşadığım herşeyin bedelini alıyorum...ne kimseyi kandırdım ne aldattım..."SENİ SEVMİYORSAM"bu senin isteğinde ,bende bu kurala dahil oldum iyki de oldum...iyiki çekip gittim hayatındanve iyki oldun hayatımda...."biz yeniden doğduk"

SAYGILAR....

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Yıldız Tilbe Arzular Arsız

ÖZLEDİM...

nasıl ÖZLEDİM SENİ egeyi seni...yol boyu şarkılarımızı ,düşlerimizi ...konuşmalarımızI!!nasıl özledim ellrini yosun gözlerini...yanımda istiyorum seni,bir ömür boyu hiç bitmyecek bir masal gibi okuyorum dudaklarından geleceği...geceye karışan nem kokunu getiriyor ara sıra ...yetmiyor ne yazmalar ne konuşmalar,kilometreleri alıp göze çekip gelmek istiyorum yanıbaşına...söylediklerin gözlerin gitmiyor aklımdan!!güvendeyim güveniyorum ve ilk defa belkide ,bu kadar derinden seviyorum  ..sığ sevgilere inat deniz gibi değil ,okyonus gibi derdim sana ...sarhoşluğu aşka bırakıyorum ben yanında sallanıyorum işte öyle seviyorum öyle geliyorum sana...şükrediyorum ve meleklere seni bana böyle derinden böyle delice sevdirdi diye...SENİ EN DELİ HALİMLE KALBİMLE BEDENİMLE SEİYORUM...

27 Temmuz 2012 Cuma

İYİ Kİ VARSIN...

uzun zaman önceydi...baharım !bir daha açmaz dedim açtı...bir daha sevmem dedim...sevdim !yıkıklığım viranlığım kavrulmuşluğum avuçlarında döndü cennette"nerelerdeydin sen"ben yanlış limanlara sığınmış kendimi kandırmıştır halbuki...sevgi değildi onlar sevgili değildi...kurak bir bahçeydi oysa ben gül bahçesi gibi görmüştüm...derindi,uykum uyandım!dudaklarından bir yudum umut aldım....gözlerime doldu gözlerin sıcacık içten kısık ama sevgi dolu...sanki yıkandığım sendin ...seninle arındım seninle yeniden doğdum ben...öyle çocuk yanımdın öyle saklı kalmış yaralarımdın...geldin...ve iyleştim...geldin ve ben uyandım...iyki geldin,iyki varsın iyki benimsin...ne çok yol almıştım halbuki sensiz ...ne çok kanadım yanlış ellerde ...uyandım dirildim var oldu gönlünde...özğürlüğüm kafesimdi yanlız gecelerimde,şimdi sen özgürlüksün ben senin yüreğinin hapsinde...SENİ SEVİYORUM TÜM KALBİMLE RUHUMLA !ALDIĞIM NEFES KADAR MUHTACIM SANA...

13 Haziran 2012 Çarşamba

Murat Dalkılıç - Yalan Dünya / 2012 Yeni Şarkı

BİTTİ...

ne korkularım ne yarınlarım ne düşlerim ...neDÜŞÜŞLERİM...önemi yok artık!ne büyük sevdim ,ne çok acı çektim ...ne varlığın anlar ne yokluğun beni!denedim ..denedik...olmuyor!gitmiyor yürümüyor,ne gücüm var artık" yeniden" demeye ne kalbim var ,seni yine deli gibi sevmeye!kaybettiğim bütün parçaların yerine ,yenisi geldi...yeni çiçekler açtım aşka ...görmeyi beceremediğim bütün gerçekler serildi gözlerime . yeri geldi yağmurları döktüm yeri geldi kan kustum  sustum yuttum hazmettim  affettim...belki büyük hata ettim ,en çok seni kalbimdeki yerini bitirdim...bak sonunda öldü,içimdeki o muhteşem yerin:!bak!!!bittin...ne geleceğime dahilsin ne ömrüme sahipsin...kimse gerçeği bilmiyor...!!!ne ben seni yine deli gibi sevicem  ne sana yalanlarına her defasında inanıcam!!ne kendimi kandırıcam ne kalbimi avutucam!

binlerce tekrarım belki bozduğum yeminim ...belki en büyük günahım ,belki sen hatanın dibi. ben sadece sevebildiğim müdetçe senin kalbin yüreğin için dışın herşeyindim...gözlerimden her aktığında biraz daha düştün derinden süzüldün,her canım yandığında daha çabuk iyleşti yaralarım...uzun vadede kısa bir yoldu yürüdüğüm seninle!ne heba ettiğimi neleri feda ettiğimi anladım ben...keşkelerim yok,eyvahım yok!!!koskacaman bir HİÇİM var avuçlarımda...sana dair bana dair bir gelecek yok...yanımdaydın canımdaydın ama hiç yakın olmadın olamadın!!!sebeplerin dahilinde ,geçmişin izinden geleceğin peşinden gidilmezdi ;anlayamadın.çözdüğüm binlerce düğüm,geçtiğim yıllarımın emanatimiydi?ne sorularımın ne yanıtı var,ne çözümü!yürek ağrısından kurtulduğumdan beri ,bir boşluk kaplıyor sol yanımı...anlıyorum evet yürek senden çoktan vazgeçti!!!keşke yeniden sevebilsem seni,o deli kız çıkıp gelse yeniden...uykularımdan uyandıran rüyalarımdan kaçıp gelsen ...sonun bildiğin bir kitap gibi ,biliyorum sonucunu biliyorum ! ne merakım kaldı geriye ne bir yudum aşkım...herşey bitti...bitti herşey ....karar değil bu!sonuç değil hüküm yok yargı yok!!!benim artık bir kalbim yok...sevecek yerim yok...kahrını çekecek gücüm yok...ve bitmelisin gitmelisin ait olduğun yere dönmelesin...geçmişte yaşamaya durmaya soluklanmaya devam etmelisin...tüketik birbirimizi sevgimizi...yalanla boyadık ,tükenmeyen nefretimizi...

kırgın değilim kızgın değilim ...yapılmaması gereken herşeyi yaptım ben!gereksiz yere ,deymedi...!biliyorum benden sonra ,layığın olcak yanında !belki çok sevecek belki çok üzülüceksin...ben bizi kurtaramdım bu intihardan en sonunda düştük!!!çok yandık ama bak söndük!

Nalan - Haklarım Saklı (2012 Orjinal Full Aşk Albümü)

28 Mayıs 2012 Pazartesi

YALNIZLIK..

sesizlik...uzun bir sesizlik içimde..yorgunluğu cümlelerimin tükenmişliği..varlığı,sadece hayalde sevgisi sadece sözcüklerde...karizmatik güçlü ve çok yakışıklı YALNIZLIK! tutup elimden götürsene beni...gökyüzü denizlerle kaplı yer yüzü ,bulutlarla örtülü olsun mesela çikolatadan ağaçlar olsun ,pamuk şekerden çiçekler...sesizlik olsun  bir yudum sesizlik.!!!ne yalan yere verilen sözler ,ne boş vaatler ne çıkarlar ne ikiyüzlü palyoçalar...nede hamurunda kabartma tozun olan adamlar olsun!hiç birini istemiyorum...yalnızlık olsun yanımda ,güzel gözlü yalnızlık...saçlarımı okşasın ...derin derin baksın dudağıma bir öpücük kondurup uzansın boylu boyunca yanıma!hiç bırakmasın bulutlan bir yuvamız olsun ;onunla...hesap kitap menfaat gütmeden olabildiğince çıplak...kendi gibi yalın olsun!tutsun elimden hiç bırakmasın beni...düşümde görüp de  ,ardından koşarken dizlerimi kanatlara benzemesin hiç...onunla yazlan her şey beyaz mürekkeple yazılsın alnıma...lekesiz temiz duru biraz deniz biraz mavi biraz yeşil...aşk olsun en çok içinde AŞK!tutkulu deli fırtınalı...bir dokunuşta gözlerime bakışları eritsin, bütün buzlarımı yaksın içimi!oturup göz bebeklerime hiç gitmesin...yudum yudum içtiğim kırmızı şarap burukluğunda,ama bir o kadarda tatlı sarhoşlukta!!!gelsin hep gelsin bir dahada hiç gitmesin...

26 Mayıs 2012 Cumartesi

Anna Tatangelo Qualcosa di te

???

iklimlerimden kopan geceyi sana heba ettiğimi...yalnızlığımı kalabalığımı baharımı kışımı ...bildiğin bilmediğin sözlerin cümlelerin ardı arkası kesilmeyen kabuslarıma ekledim..elime ne geçti?ne kazandım? şimdi...acımıyor bile canım...bir yudum rakının mülteci eylemci asiliğinde kavrup ciğerimi ...kanatırcasına gözlerimi...söylediğim türküye katarım bizi !bizmi kaldı?sen mi kaldı?ben mi kaldı?söylenen sözlerin kekik kokan keskin kenarında,bahar olsam ne fayda?ya bir başkası alıcak yerimi...ya bir eski rüzgar kavuracak tenini...bilinmezz...bir zaman,yolculuğunda farkında bile olmayacaksın alışıcaksın...çocukların büyeyecek,yaşlanacaksın...yavaş yavaş değil birden unutucaksın bizi!gömeceksin beni...ne ten kalacak ne ben...kaybolmayacak yok olmayacak tükenmeyecek bir isim bir ah bir göz yaşı hatırlatıcak beni sana işte ozaman anlayacaksın nerde hata yaptığını,neleri kaybettiğini neleri hiç uğruna kırıp geçirdiğini !anlayacaksın ne ben kalıcak geriye ne sen...


31 Mart 2012 Cumartesi

anımsamıyorum biliyomusun yüzünü? nasıl bakardı gözlerin,nasıl bir şeydin sen ?neydin?varlığınla yokluğunun ardındaki ince çizgideyim şimdi!uykuyla uyanıklık arasında gördüğüm kısa ama anımsanan bir rüya!hiç bir şey yaşamadık biz evet!beni de sabahın 3 buçuğunda ayakta tutanda buydu sanırım!düşündüğüm düşten "düşüyorum"...inanki çok üşüyorum!bildiğin bilmediğin tüm yalanlara inat,makamsız bir şarkının notları gibi! git git!!!kendini alıp git ,yavaş değil hızlıca olsun bitişin!unutulsun herşey,yarı ayık hatıralarım hep sarhoş kalsın!!!belki hiç olmadığım kadar seninleyim,belkide hiç değilim ...ne deniz kenarında ne mehtapta düşündüm bizi!!!sadece bıçak sırtında tanıdım bizi seni herşeyi olması gerektiği gibi!

28 Mart 2012 Çarşamba




değişiyoruz...sen ve ben

hafif dönen başımın içinde senden kalma görüntüler var!eskiye dair ...bize dair mart sonu temiz kokuyor hava biz gibi,o çok sevdiğin kokumu sıktım yine bileklerime ...kaybetiğim yerden çıkıp geldin ansızın yine,bekleniyordun evet!!!sıcak hava yerini yavaştan serinliğe bırakıyor,baharın aldatan ışıklarıyla sönüyor gün içimden yavaş yavaş....ağır ağır çöküyor akşam ışıklı yine cadde alabildiğine her yer kırmızı turuncu ve bize boyanıyor yine ...toprak kokuyor ANKARA kokuyor ellerimde...

saat hayli geç...belki gece yarısını çoktan geçti!penceremi açıyorum ,tatlı bir esinti çekiyorum alabildiğine içime derinliğini...yüzümü ohşuyor saçlarıma dokunuyor hatta ...kalbimide kanatsa ,çıkartmıyorum sesimi...gözlerimi kapatıyorum sadece tebessümle ...yeniden diriliyorum!yeniden can buluyorum ...kar kalkıyor toprağımdan,ışık saçıyorum yeniden ...sesiz duruyorum ...ne bir müzik ne bir başkve ses karışıyor kanıma ...gülümsüyorum sesizce ve sensizce özleniyorsun ...özlüyorum ama içimden seviyorum seni...aklıma geliyor deliliklerin söylediklerin ve yeşil gözlerin...seni getirdiği bahar ellerime bıraktı kapıma ve kaçtı!!!:))özleniyorsun ve çok seviliyorsun biliyormusun?deniz yine taşıyor sana !!!değişiyoruz sen ve ben bıraktığından daha çok seviyorum artık bizi:))

10 Mart 2012 Cumartesi

ölüyorum...

ben ölüyorum sen nerdesin? hastane duvarlarına bakarak ,uyanıyorum yine yastığımda avuç avuç saçlarım var!ne ilaçlar ne ağrı kesicilerde aslında çarem, ne uyandığımda duyduğum acıyı hafifletiyor nede sesizliğe çare oluyorlar...yağmur yağıyor yine,ankara ya ...sesiz bir sabah daha,yine geliyor hemşire zaman geldi...yine a garip cihaz bekliyor denizi...uyutuluyorum...yorgun sesiz ve sensizz...

akşam oluyor sonra keman çalıyor ,rüzgar"sahi "diyorum "sahi...keman çalacaktım sana,kırmızı şarap tadında"kolidordan geçiyorum uzun karanlık soğuk..."nerdesin ,kimlesin?neden yoksun!"diyorum 1042 numaralı odanın kapısında...dökülüyorsun gözlerimden..."ölüyorum ben"pencereye kadar yürüyorum ,ISLAK ANKARA    sesin kulaklarımda...duymadınmı?"benim sana ihtiyacım varmış,gelmezsen fazla yaşamazmışım"bu gemi yorgun!DENİZ durgun...nerdesin

sana...

kendinden çok beni düşünen birini seviyorum,aslında çatık kaşları yüreği kırık biraz...dağ gibi taş gibi...iklimi farklı memleket kokuyor,bakışlarından bin türlü renk geçiyor,edeplice ...yağız, yanık ,esmer...düşüşleri var çıkışları var!huzur var yüzünde ,ellerine hiç dokunmadım...mesela hiç eskitmedim!hiç yıpratmadım sevgiyi...sadece günü gelince vazgeçmeyi bildim hep...öyle olmalıydı belki ,dünden razı değildim unutmaya ...çocukluğumun en güzel yerinde safça seviyorum ,gerçek sevgi gibi,bir daha yaşanması mümkün olmayan bir hayat gibi seviyorum,gençliğimi seviyorum sırf adım adım onu düşündü diye..."hiç bir şey"için seviyorum aslın da tüm yalan yanlış  sevmelere inat ...yaşanmış hatalara inat,yaşanmamış bir rüya gibi seviyorum hala...bencil sevmiyorum seni ,ben seni "biz" diye seviyorum...hiç eskimeyen ,hiç yıpranmayan defalarca izlenen güzel bir filim gibi...hep aynı yerdesin aslında ,kimleri tanırsam tanıyayım ...bir tek sen geçmeyeceksin ...biliyorum anlıyorsun söylediklerimi ve bağışlıyorsun çocukluğumu toylumu..."seni çok sevdim bir zamanlar"dedim dedim evet...utangaç muzip bir kırmızılıkta yüzüm...sen görmedin ,bilmedin...en güzeliymiş yaşananların...yaşlandıkça ,daha iyi anlıyorum kaşlarımın ortasında çıkan derin çizgiye inat seninle geçen senelerimi seviyorum ben...senin haberin yokken...

25 Şubat 2012 Cumartesi

Rafet El Roman - Senden Sonra 2012 (Orijinal)

eski bir tanık ...

şimdi ,başka bir kentin nefesini çekiyorum içme ...yalan yanlış ne ise işte ,baştan yazıyorum...ne kadar yorgun olursam olayım,direniyorum işte !ağırlığından kurtuldum yüreğimin,alıştım yine .kimsesiz ,sensiz değilim ya ben işte bak ,bitmedim senin yokluğunda...her sonun yeni bir adı var lügatımda,YALIN VE YANLIZ deniz köpükleri çok tuzlu evet ...SENSİZLİK...yüzdürdüğüm gemilerimi ,batırdım şimdi:YENİ BİR BEN var aynada ,bana yabancı ilk kez gördüğüm bir süret,yabancı bakıyor bal gözleri...ama bir o kadar güçlü, bir o kadar deli!yeni bir kız var çocukluğunu,avuçlarına dökmüş senin ,oyuncaklarını ve hayallerini sana bırakmış büyümüş o küçük kız..".memnun oldum "diyorum ,aynada gördüğüm yetişkine memnun oldum ...hadi bakalım seni neler değiştirecek? saçlarındaki beyazların ,giden yılların, akan yaşların hediyesi bu yetişkin kız...hoşgeldin,otur şöyle göz bebeklerime uzun sürede gitme...

20 Şubat 2012 Pazartesi

ESKİYENİ

yeni bir oda caddeye bakan tarzdan ...her odanın yeni bir kimliği var sanki her biri farklı bir dile hakim gibi ,farklı şeyler ifade ediyor bana...boğluyorum yoruluyorum...yinede anlatamıyorum duvarlara...neye benzersen benze kesinlikle sen o değilsin demiş şair ya"ben "bu değilim işte! yeni bir oda yeni bir yatak yeni her şey değil mi?hayır hayır değil...hepsinin üstü cilalanmış ,sadece yeni gibi görünüyorlar...yeşil çay evet yeşil çay oda eski elmalı tarçınlı sadece yeniyi anımsatıyor fincanımda!bu akşam üstü,güneş de başka ,huzurla huzursuzluk arasındaki bir sınırdayım şu sıralar,hele akşam bindiği zaman odama!6 kişilik  odanın geçici misafiri gibiyim ...eskiye yeni bir ,cila işte!"eskiyeni" demişken yine hatırladım bak ,"eskiyeniye "her oturduğumda yaşadığım dejavumu  bilemiyorum ama ne zaman ANKARAYA gitsem ve nezaman"eskiyeni"de bir şeyler içsem hep aklıma gelirsin adındaki keremetten sanırım!bu kötü bir şeymi!neyse artık ,mekanlarıda temize geçmenin zamanı gelmiş!karlı memleketin duvarlarından bahsedecektim ben,değilmi?

İKİ yabancı...

evet zamanmış ya her şeyin ilacı, hani geçip gidermiş bir gün hatırlamazsın ya hani silik kalır geçmiş tozlanmıştır...ardından bunca ,boşluğu neyin dolduracağını sorarsın ya kendine ...yüzlerce kitap ,yüzlerce filim ,yüzlerce insan çare olmaz ya hani ...aslında artık özlemiyorsundurda ...sadece yalanı kalmıştır bir,parça karmaşıklık...karışmışlık,yüzünü bile unutmuşsundur neye benziyordu?elleri nasıldı?ya gözleri ne renkti ? seni senden çalan ,içini acıtan...ne oldu hani o çok seven haline !sen mi istedin ,bitirmek içinde?yoksa omu yazdı fermanı senden önce !ah ulann ah!!!önce ayrılıktı kalbini acıtan şimdi ise unutmak acıtıyor işte,unutmak ta istemiyorsun aslında,ne yazık zaman durmuyor işte  biçiyor ektiği yaraları ,keşke diyorsun !keşke!"hep içimde kalbimde saklı bir yerlerde ,saklayabilseydim onu"umutsuzluk yerini umuda bırakırken...alışırken onsuzluğa,değiştiğini biliyorsun işte !yüreğin aklını dinlemeye başladı ,bile ...aşk bitti!sevgide öyle,yazık!KOSKOCAMAN bir YALNIZLIK kaldı avuçlarında ...bak bu güzel haber işte!artık ,geçti yaralar kana tuz basıldı ,kabuk bile bağlıyor artık...gözün aydın olsun BE YÜREĞİM !BAŞARDIN işte!o da gömüldü tarihe...

18 Şubat 2012 Cumartesi

uzun zaman gibiydi ;boludan ayrılmak...evi barkı bırakıp yollara düşmeninin vakti gelmişti yine ...evet aylardan şubat,en sevdiğim aylardan biri...aslında hiç sevmem kışı...bir yanda sen,bir yanda ankara;hiç beklemdiğim duygu değil bu ilkezde hissetmiyorum üstelik..

2 ay öyle iyi geldiki bana,çok sarhoş az ayık;geçtiğim yerleri özleyeceğim ...seni sana bırakıyorum;ne kadar acırsa acısın canım yokmuşsun gibi yapıyorum...bu yolculuk yorgun ,ama ayık olabildiğine .herşey tamam ,eşyalar kapıda...valizler oda tamam ...kar yağıyor inceden,eldivenler hazırda!özleyeceğim evimi annemi en çok...başıma gelip dikilmelerini,canım annem benim çok emeği var üzerimde...babamında öyle"kırallar gibi yaşatacğım sizi"evet yollara vurmanın zamanı geldi anılarımı  ve beni...son kez bakıyorum koca eve,geldiğimde çiçekler açmış olacak,o çok sevdiğim bahçede . Öyle soğukki görmezden geliyorum ayazı ,hem sol yanımdaki ayaz kadar soğuk olmaz değilmi?

yollar ve yolcular hep hüzünlü geldi bana...beni nelerin beklediğini bilmeden,üstelik yüreğimde taşıdığım misafirle!ne tuaf herşey değişiyor ,zaman akıyor ,mevsimler geçiyor sen hep aynı kalıyorsun olduğun yerde...
otobüs gelmek üzere ,aklımdakilerin ağırlıgından ağır değil valizim!son geçiyorum sanki bir solukta "ANKARAYI"sanki bir annenin evladından ayrılışı kadar aslında bu ayrılık,artık aynı gökyüzünü paylaşmayacağız...ben yinede görmezden gelmeyi tercih ediyorum seni,her defasında aynı hissetiğim sensin ...bu kezde ,farklı olmayacak ...sadece biraz daha alışmış olacağım hepsi bu "sensizliğe" hatta sen"hissizliğe"...


evet son durak ayrılık vakti,ilk defa gülerek ayrılıyorum şehrimden uzun zamandır...bir kahve ısmarlıyorum "bize"bir tek "sigara" ...vedalaşıyorum seninle...biliyorum hissediyorum,çok çabuk unutulacaksın,sensizlik çabuk geçecek helede senin şehrinden ,senden ayrıyken...

en ön koltuktan aldım yerimi,üstelik yanım boş tıpkı sol yanımdaki yokluğun gibi...bizi değil,ayrılığı ...zor günleri basıyorum bağrıma  tıpkı ana kucağı gibi!

15 Şubat 2012 Çarşamba

BU YOL ÇOK OLDU ARTIK

yine yollar yine ayrılıklar yeni acılar...hazırlanmalıym"işte hazırım"!kimseden de gidemiyorum aslında,fiili gidiş bu,birazda mecburi...yeni bir hayatın ilk umutlarıdır belkide ,korkmuyorum yine!bu şehirde bırakmaktan korktuğum tek şey yaşanmışlıklarım anılarım..özleyeceğim ankara'yı yolları ,kuşları parkları kalabalık sokakları ve hatta oturduğum cafeyi...sana aitmiş gibi gelen her şeyi !bu ayrılık uzun olacak,neler yaşanacak bilmiyorum valizimde biraz umudum var,içimde 0 heycan!evet ANKARA "iyi bak ona çok yorma mesela yolların prensini,ve bir çok kadınla kesişsin yine yolları"unuturum demiyorum,ama;bu kez camdan bir tabuda gömerek gidiyorum seni.ilk kez ağlamadan,üzülmeden içimde en ufak bir acı bırakmadan"bitti"içimdeki o muhteşem yolculuğun ,sona erdi!ilk kez seni gördüğüm yerden geçeceğim yine,olsun hatırlatıcak...koymuyor artık ,adın sanın varlığın..."emeğine sağlık".ne güzel unuturuyorsun kendini,bir zamanlar acısından nefes almazdım"senli günlerin ağırlığı"gece gibi çökerdi üstüme...KAHRAMANIM ÇÖP ADAMIM...varlığında izim düşsün yollara ,sende unut beni...ayrılık son değil yeni bir başlangıç,unutma!sefil hatırla seni sevdiğim için beni,en sevdiğim varlığın üstüne yemin ettim ben,dönüşü yok geri!evet haklısın,çok yemin bozdum yolumda...ama inan,bu başka...sevdiğin kadınlar gibi;olamadım üzgünüm...sevip sevip attıkların kenara,ya onlar ne durumda?"biz seninle bir şey yaşamadık"haklısın ...bir şey yaşamak için,bir gece bir yatak ve =aşk yapmak! lügatına söveli çok oldu...sevdiğin kadınları anlat bana,hadi hep yaptığın gibi! aşk diye nitelik kazamışsa ten sefiliği o senin "terbiyesizliğin" yok yok sakinim ve hatta gülüyorum şuan,sinirlendirmiyor artık beni ,yaptığın ettiğin,yatığın kalktığın!UMURSANMIYORSUN neden bilmek istermisin?GİDİYORUM senden ...veda etmiyorum ,gerekte yok zaten ANKARA sana iyi bakar nasılsa,aldırmıyorum düştüğün durumlara çünkü;SENİ GERÇEKTEN SEVMİYORUM ...

14 Şubat 2012 Salı

Sıla - Konuşmadığımız Şeyler Var

BUNA NE DENİR?

artık eminim ...kalite giderek yok oluyor,her şey ucuz basit itici.Bir eşyadan tutunda ,insanın doğasındaki dünya eskimekte paslanmakta ne yazık ki ;hayaller bile ucuz itici...insanı insan yapan değerleri savunmak için daha ne kadar,direnebilirim bilmiyorum ...düzen bozuk dünya laşka...

sevgiyi bile parayla satın alıyor artık insanlar,para karışılığında kendini görüşünü ruhunu satanları biliyorum!Nasıl,bu kadar vurdumduymaz olmuşlar!!!kırıla kırıla çarpmaktan kendilerini,nasıl bu hale getirmiş her şey ,her şey ucuz.aşk mesela "aşk "denilince halbuki herşey değişir,nasıl çıkar ilişkisine dönüp pazarlanıyor seviyesizce !aşk sadece tende mi?çok itici ...çevreme şaşırıyorum emeksiz sebepsiz iki insanın 3 günde bitirmesi her şeyi tüketmesi çarçabuk,.. üzüyor beni...yüreksizlik yalanlar yanlışlar!içlerindeki vicdan dürtüsünden bir haber insanlar...farkındayım ne onları değiştirebilirim ne dünyayı !sadece kendimi koruyabilirim...

yürekte yaşanan her şey kucağa düşmüşken ,para karşılığı takas edilirken aşk demeye korkuyorum...emeksiz uğraşsız olsun isteniyor basit ve geçici...doğama aykırı,hep derim ben bu devrin insanı değilim!



Su Gibi...

öğleden sonra saat 3 bulmuştu,ıslak saçlarım ellerim ayaklarım ,yağmura yakalandım okul çıkışı...rimelim akmış keyfim kaçmış ve üşümüştüm hiç unutmuyorum,merdivenleri hızla çıktım anahtarımı çıkardım...biraz kırgın biraz buruktu içim ,huzursuzluğum diz boyu ,eve girdim sanki birşeyler eksik yada fazla ortalık dağınık hiç bir şey bıraktığım gibi değildi...evimin kokusu değişmişti,bana ait değil tanıdık değil!çantamı bıraktım ,"sıcak bir kahve ilacım olur şimdi "dedim usulca...mutfaktaki cam masada faturalar...kağıtlar ben gittiğim den beri bozulmuş düzenin yemek bile yememişsin...pencereyi açtım,bahar kokusu evimde sende çok seversin iğde ve hanımelini...
antiredeki aynaya ilişti sonra gözlerim ,"ne kadar da zavallı görünüyorsun" dedim kendi kendime...evliliğimizin can çekiştiğini biliyordum..."kim haklıydı ?kim haksız"?binlerce soru yağmuruna tutum kendimi,düşündüm durdum...hissediyordum yine aldatılıyordum...işlerin yoğundu ,bir çok  davaya bakıyordun."haklı zamanı yok sonuçta fazla ilgide beklemek haksızlık"...beni o gün hiç aramadın halbuki,sekmez di aramaların...odama geçtim yavaşça uyku ve uyanıklık hali arası komidin in üzerinde duran kayıtlara baktım ,ne olduğunu anlayamadığım karalamalar notlar vs...bunlara bana yazılmamıştı?arasından düşen adrese ,takıldı gözlerim aderes çok yakın 2 bina öte mi gösteriyor"bu işte bir şey var"...hızlıca giyinip çıktım gelmesine çok vardı daha,belkide yine ofiste kalacak kim bilir? 14 numaralı kapıdaydım,"ne yapıyorum ben"ne işim var bur da?kapıyı çaldım,5 yaşlarında bir erkek çoçuk"tatlım annen evdemi?" "evet" dedi mahsun bir ifadeyle..."hatice hanım ,siz beni tanımıyorsunuz ben polatın eşiyim ,evde kolyenizi unutmuşsunuz bir kaç kağıt falanda var, adresi evdeki faturalardan buldum" dedim...en sakin halimle!"aaa şeyy evet o benim ,lütfen yanlış anlamayın dün dava dosyalarını evde incelemek zorunda kaldık,çok yoğundu biliyorsunuz!" daha gerisini bile duymaya tahamül bile edemedim...bir şeyler söyledi arkamdan kulaklarım uğulduyor hiç bir şey duyamıyordum...sokak kapsından dışarı attım kendimi,ağlamak istiyor ağlayamıyordum sadece titriyordum ...


eve attım kendimi ,önce bir sigara ardından bir tane daha hava kararmak üzere...saçlarımı topladım yüzümü yıkadım,aynada uzun uzun baktım yüzüme "deniz o seni hak etmiyor"...bütün eşyalarımı toplamaya başladım...öfkelimiydim? sinirlimi neydim bilmiyorum!!!sana ait ne varsa bıraktım odana,"ilk iş meltemle boraya gitmek ege sana iyi gelecek deniz"...bir billetle halletim herşeyi...tek bir kelime dahi etmeye gerek yok, herşey bitti,taksi kapıda "ankara ona iyi bak"...korkmuyordum kuşkum da yoktu,ihanetlerini bırakarak ardıma bakmadan kaçmak, en güzeli...yol uzun müziksiz olmaz,yazmadan hiç olmaz...


ertesi sabah gün doğumda yetiştim ,marmarise bulanık uykusuz karmakarışık..."sadece oluruna bırak,düzelicek "diyebildim kendi kendime..."iyi gelmez mi hiç deniz havası" evet deniz havası,çok ;iyi geldi
arkamdan binlerce telefona rağmen ,seni deli gibi sevmeme rağmen vazgeçmeliydim senden...bitmeliydi 2 senelik yaşanmışlıklarımıza yuvamıza hayallerimize rağmen,bitirip dağıtım bu evliliği ..."avukat işiyle evliydi"...sesiz değildi, deniz artık durgun hiç değil...güçlüydü !hazırdı geçmişi devirmeye...

???

insan neden yalancıdır?gerçekler neden çok acıtır,...neden ihanet eder?bedelini bildiği halde...ihanetin bedeli kahramanlık mı? bilmek istiyorum çözmek istiyorum,ama;anlayamıyorum...kendime soruyorum cevapları hep sonuçsuz yarım kırık,neden !sana sormalıyım ,cevabını senden duymalıyım ,insan neden aldatır sevdiğini ?sevsen riyakar olabilir miydin?neden ben ihanet edemiyorum sana;tıpkı senin bana yaptığını, ben sana neden yaşatamıyorum!çok basit ,ben seni gerçekten çok sevdim...ne başka bir göz rengi deydi gözlerime nede başka bir ten elime...evet,denedim olmadı yediremedim ,ben sana hiç benzeyemedim..."berbat bir öğretmensin"hani sen herşeyi öğretmiştin bana?bak "kansız"nasıl olunur öğrenemedim ben...anlatsana ,sahi nasıl olunur böyle ?SEVER GİBİ YAPMAK...kandırmak nasıl olur anlat bana ;vaktim çok dinlerim seni hem bilirsin konuşmaktan daha çok severim dinlemeyi...şehirler arası ihanetini,otobüs terminallerinde bırakıptamı geldin mesela ...?kokusunu tenini üstünden nasıl çıkarttın,yüzüne nasıl baktın ege'nin ?asıl özün neydi senin? bunca sorumu nasıl cevaplarsın bilmem..."ben düğümken" sen başkasına nasıl çözülürsün? ne çok sorularım var değil mi!sence anlamsız bomboş hepsi...üstüne geliyorum boğuyorum seni, eeee...deniz bu "yüzmeyi öğrenmediğinden"...şikayet etme hemen,bitirmedim sözümü! anlatma sırası sana gelecek ,bana cevaplarımı ver yeter...ne bir yudum aşkına ,nede yalanlarına katlanamam...ne sevebilirim ne yüreğimi açabilirim tek istediğim söyle ,anlat ihanetin inceliklerini!!!

40 ALTIN KURAL




dışındasındır hasretŞems-i Tebrizi'nin 40 Kuralı
( Gönlü Geniş Ve Ruhu Gezginlerin Kırk Kuralı )
- Birinci Kural:
Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar.
Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla...Yok eğer Tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.


- İkinci Kural:
Hak Yol' unda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil.
Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil.
Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil!


- Üçüncü Kural:
Kuran dört seviyede okunabilir.
İlk seviye zahiri manadır.
Sonraki batıni mana.
Üçüncü batıninin batınisidir.
Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.


- Dördüncü Kural:
Kainattaki her zerrede Allah' ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescidde, kilisede, havrada değil, her yerdedir.
Allah' ı görüp yaşayan olmadığı gibi, O' nu görüp ölen de yoktur. Kim O' nu bulursa sonsuza dek O' nda kalır.


- Beşinci Kural:
Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır.
Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını.
"Aman sakın kendini" diye tembihler.
Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: " Bırak kendini, ko gitsin! "
Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer.
Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!


- Altıncı Kural:
Şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır.
Sen sen ol, kelimelere fazla takılma.
Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. Aşk dilsiz olur.


- Yedinci Kural:
Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, Hakikat' i keşfedemezsin.
Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.


- Sekizinci Kural:
Başına ne gelirse gelsin karamsarlığa kapılma.
Bütün kapılar kapansa bile, O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar.
Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var.
Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır.
Dileğin gerçekleşmediğinde de şükret.


- Dokuzuncu Kural:
Sabretmek öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir.
Sabır nedir?
Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir.
Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder.
Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.


- Onuncu Kural:
Ne yöne gidersen git, -doğu, batı, kuzey ya da güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün!
Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.


- Onbirinci Kural:
Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz.
Senden yepyeni taptaze bir "sen" zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.


- Onikinci Kural:
Aşk bir seferdir.
Bu sefere çıkan her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir.
Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.


- Onüçüncü Kural:
Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı hoca şeyh şıh var.
Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir.
Tutup da ona hayran olmaya değil.


- Ondördüncü Kural:
Hakk' ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine teslim ol.
Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın.
"Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir" diye endişe etme.
Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?


- Onbeşinci Kural:
Allah içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldür.
Tek tek herbirimiz tamamlanmış bir sanat eseriyiz.
Yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermemiz için tasarlanmıştır.
Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.


- Onaltıncı Kural:
Kusursuzdur ya Allah, O'nu sevmek kolaydır.
Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir.
Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir.
Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan'dan ötürü yaradılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir, ne de layıkıyla sevebilirsin.


- Onyedinci Kural:
Esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur.
Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır.
Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.


- Onsekizinci Kural:
Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir.
Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil, bizzat içimizde bir sestir.
Şeytanı kendinde ara ; dışında başkalarında değil. Ve unutma ki nefsini bilen Rabbini bilir.
Başkalarıyla değil, sadece kendiyle uğraşan insan, sonunda mükafat olarak Yaradan'ı tanır.


- Ondokuzuncu Kural:
Başkalarından saygı, ilgi ya da sevgi bekliyorsan, önce sırasıyla kendine borçlusun bunları.
Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir.
Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin.
Yakında gül yollayacak demektir.


- Yirminci Kural:
Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir.
Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.


- Yirmibirinci Kural:
Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık.
Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi, hiç şüphesiz öyle yapardı.
Farklılıklara saygı göstermemek kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hakk' ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.


- Yirmiikinci Kural:
Hakiki Allah aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur.
Ama bekri aynı namazgaha girdi mi orası ona meyhane olur.
Şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile yaftalar değil.


- Yirmiüçüncü Kural:
Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret.
Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki, ağlar perişan olur onun için.
Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı, kırar ve atar.
Ya aşırı kıymet verir, ya kıymet bilmeyiz.
Aşırılıktan uzak dur.


- Yirmidördüncü Kural:
Mademki insan eşref-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi,
atttığı her adımda Allah'ın yeryüzündeki halifesi olduğunu hatırlayarak, buna yakışır soylulukta hareket etmelidir.
İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile gene başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.


- Yirmibeşinci Kural:
Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama.
İkisi de şu an burada mevcut.
Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında.
Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak, nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.


- Yirmialtıncı Kural:
Kainat yekvücut, tek varlıktır. Her şey ve herkes gözünmez iplerle birbirine bağlıdır.
Sakın kimsenin ahını alma, bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını yakma.
Unutma ki dünyanın öteki ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir.
Ve bir kişinin saadeti, herkesin yüzünü güldürebilir.


- Yirmiyedinci Kural:
Şu dünya bir dağ gibidir. Ona nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir.
Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır.
Şer çıkarsa, sana gerisin geri şer yankılanır.
Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece sadece güzel sözler et.
Kırk günün sonunda göreceksin her şey değişmiş olacak.
Senin gönlün değişirse dünya değişir.


- Yirmisekizinci Kural:
Geçmiş, zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret.
Gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi.
Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz.


- Yirmidokuzuncu Kural:
Kader hayatmızın önceden çizilmiş olması demek değildir.
Bu sebepten "ne yapalım kaderimiz böyle" deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir.
Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir.
Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir.
Öyleyse ne hayatına hakimsin, ne de hayat karşısında çaresizsin.




- Otuzuncu Kural:
Başkaları tarafından kınansan, ayıplansan, dedikodun yapılsa hatta iftiraya uğrasan bile, o ağzını açıp da kimse hakkında tek kötü laf etme. Kusur görme. Kusur ört.


- Otuzbirinci Kural:
Hakk'a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı.
Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir.
Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık, kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp...
Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız.
Ama kimimiz bundaki hikmeti anlar ve yumuşar, kimimiz ise ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.


- Otuzikinci Kural:
Aranızdaki bütün perdeleri tek tek kaldır ki, Tanrı'ya saf bir aşkla bağlanabilesin.
Kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma.
Bilhassa putlardan uzak dur dost.
Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma!
İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama!


- Otuzüçüncü Kural:
Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken, sen HİÇ ol. Menzilin yokluk olsun.
İnsanın çömlekten farkı olmamalı.
Nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutanda benlik zannı değil hiçlik bilincidir.


- Otuzdördüncü Kural:
Hakk'a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine, böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir.
Teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır, emin bir beldede yaşar.


- Otuzbeşinci Kural:
Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz.
Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Tanrıya inanmayan kişi ise içindeki inananla.
İnsan-ı kamil mertebesine varana kadar gıdım sıdım ilerler kişi.
Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.


- Otuz atıncı Kural:
Hileden, desiseden endişe etme.
Eğer birileri sana tuzak kuruyor zarar vermek istiyorsa, Tanrı da onlara tuzak kuruyordur.
Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sisitem karşılıklar esasına göre işler.
Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer.
O'nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz, Sen sadece buna inan!


- Otuzyedinci Kural:
Tanrı kılı kırk yararak titizlilke çalışan bir saat ustasıdır.
O kadar dakiktir ki, sayesinde her şey zamanında olur.
Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç.
Her insan için biz aşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı.


- Otuzsekizinci Kural:
"Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazırmıyım?" diye sormak için hiç bir zaman geç değil.
Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün.
Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa, yazık.
Her an her nefeste yenilenmeli.
Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.


- Otuzdokuzuncu Kural:
Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar.
Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır.
Hem bütün hiç bir zaman bozulmaz, her şey yerli yerinde kalır merkezinde...
Hem de bir günden bir güne hiç bir şey aynı olmaz.


- Kırkıncı Kural:
Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır.
Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım mecazi mi, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani mi diye sorma!
Ayrımlar ayrımları doğurur.
AŞK'ın ise hiç bir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk.
Ya tam ortasındasındır merkezinde, ya dainde.







¯`v´¯)

`·.¸.·´

¸.·´.·´¨) ¸.·¨)

(¸.·´ (¸.·´ (¸.·¨¯`♥gitti...


Sıla - Tam da Bugün Orjinal Video Klip 2012


BEN SENİN EN ÇOK YOKLUĞUNDA SEVDİM...HİÇ ESKİMEMİŞ HİSSEDİLMEMİŞ BAHANESİZ YALANSIZ ...BEN SENİ "YALIN "SEVDİM...EN KENDİM OLDUĞUM GİBİ...SU KATILMAMIŞ HİÇ. BİRAZ KEMAN SESİ BİRAZ ŞARAP BİRAZ GECE GİBİ...KIŞIN KAR,YAZIN GÜN GİBİ ...GÜNEŞ GİBİ SEVDİM SENİ ...İÇİMDE SIZLAYAN YARANI, ONU SARIŞINI  SEVDİM KIRILDIĞIMDA GÖNLÜMÜ ALIŞINI GÖZLERİNDEKİ ANLAMSIZLIĞI SEVDİM..."DELİSİN GÖNLÜME GÖRESİN "DERDİN ...BEN SENİ EN DELİ HALİMLE SEVDİM...BAŞIMI OMUZUNA YASLADIĞIMDA DUYDUĞUM HUZURU SEVDİM...BEN SENİ EN ÇOK "ADAM GİBİ ADAMSIN DİYE SEVDİM"
TÖKEZLEYİP DÜŞMEK GİBİYDİ ,SENİ SEVMEK...SEN YOLDAKİ TAŞ TIN AYAĞIM TAKILDI ...DİZLERİM KANADI HEPSİ BU!

HAYATINI SÖNDÜRMEZ,GİDENİ DE DÖNDÜRMEZ...
ACISADA ÖLDÜRMÜYOR...ÇOĞU KEZ SÜRÜNDÜRÜYOR

Acısa da Öldürmez (Sıla)


Kahraman Tazeoğlu-Git

KORKMUYORUM SENİ SEVMEKTEN - TALHA BORA ÖGE & İKBAL GÜRPINAR

"sen"HİSSİZLİK

dışarıda kar yağıyor...bana inat,ve ben seni çok özledim !evet biliyorum özlememeliyim adın dahi geçmemeli luğatımda ..."sen"HİSSİZLİK başka bir şey ,bizden ayrı ...keşke demek faydasız,acemilik düpedüz toyluk var üzerimde sana ait...aynalara çarpıyorum "kahretsin"ihanetini...hani diyorum ,ne oldu o cesur deli dolu kıza?"nerde o cesaretin ,ayrılığı göüsleyip unutur dun?"ayrılık! ayrılık!...en çok sol yanıma ağırlık! kan kırmızı gözlerime geliyorsun sonra...dökülüp git istiyorum ,geri dönmemecesine!ben seni çok özledim biliyormusun? sen başka bir canı sararken ,rakı şişesinde balık olan ben. Ne tuaf canınından can olan ,bir yabancı şimdi ;uzakta "ben sensiz ölürüm"diyen başkalrının koynunda ölüp ölüp  diriliyor!İHANET zaferin olsun ama,bensizlik ölümün !kahbelik,karahterin !sana söz ;sana yemin, bende seni istediğin gibi TÜKETECEĞİM!!!

13 Şubat 2012 Pazartesi

güneşsiz GÜN

SABAH OLUYOR EVET...ŞİMDİ SEN UYANMIŞSINDIR,UYANMAK İSTEMEDİN YİNE ÇALAR SAATİ KAPATIP YATIN ...UZUN UZUN TAVANA BAKIM AYILMAYA ÇALIŞACAKSIN ...YİNE AĞIR OLACAK DEĞİL Mİ? YOKLUĞU YİNE ÜŞÜTECEK SENİ BU KIŞ GÜNÜ...SANA ALDIĞIM KUPAYI KULLAN KAHVENİ İÇERKEN ,HANİ ŞU ÜZERİNDE İKİMİZİN RESMİ OLAN...BİLİYORUM BİLİYORUM   HATIRLAMAK İSTEMİYORSUN SENDE ,KAÇIYORSUN "İÇİNDE BEN"OLAN HER ŞEYDEN...DIŞARI ÇIKACAKSIN BİRAZDAN,ARABANA BİNECEKSİN KAHROLASI YİNE ÇALIŞMAYACAK!SÖVECEKSİN!UZUN UZUN SESİNİ AÇMAYA ÇALIŞACAKSIN"ÖHÖÖÖ"...EVET HAZIRSIN ŞİMDİ,AYNI ŞEYLERİ DÜŞÜNEREK AYNI YERLERDEN GEÇMEYE...HAZIRSIN BENİM BIRAKTIĞIM HAYALLERİ SIRTLANIM GİTMEYE HAYIRLI İŞLER SEVGİLİM :)

deniz taşınca...

sen, benim en bilinmedik yanım dın çözülmemiş düğümler im...bam başkaydın önce,kahramanım oldun küçük kısa peri masalım da.soğuk ellerim din ,sonbahar ayazında...biraz delilik ti seni sevmek.

ne kadar geçmişti üstünden,kaç ayı devirmiştik seninle?hatırlıyorum bir sonbahardı,yorgundum ...bir hayli kırgındım...aylardan eylül,günlerden perşembe.bir telefon getirdi seni bana,nasıl bir tesadüftü bu ? onca insanın içinden gelip beni bulman?bak hatırlıyorum sana dair her şeyi!bıkmadan usanmadan,ikna etme çabaların:) hala gülümsüyorum aklıma geldikçe..farklıydın özeldin ,tutup hayatımı çektin kendine beni değiştirdin bir anda ,neydin sen? kimdin!ruhumu dinlendirdin ,hayatımı değiştirdin "gülle gibi " ağırdı sensizlik...ne yaptın bana?aşkmı bu sevgimi neydi bu? korkuyordum ,bir gün biteceğini bile bile sana gelmeye korkuyordum işte! "seni görmeme izin ver" demiştin...gelmeni istemiyordum ,kopamayacağım  birine bağlanmak sevmek üzülmek istemedim..."benden sana zarar gelmez"lafına rağmen!inanmalımıydım sana?karma karışıktı her şey...aslında sen bana hiç olmadığın gibi geldin,aynı bedende farklı bir ruh  vardı! yanılmadım.Aylar geçince farkına vardım ne yazıkki.
keşke olduğun gibi ,hissettiğin gibi çıksaydın karşıma ;bahanesiz, yürekli, mert ,dobra..."adam gibi adam "demiştim halbuki ,sana "üzmez beni" (iç sesim tam aksini söylerken)...


yürüdüm kabalık cadden,hava soğuk ve yağmurlu...tam kışın ortası erken kararan hava hatırlıyorum.İşte karşımdaydın, sarılıp öylece sana kalmak istedim hep yanında ,"çok özledim seni"dedin ...sesizce "bende "diyebildim. Tuaftın,soğuktun benimleydin ama;çok uzaklarda...yüzüne uzun uzun baktım! başka bir iz vardı gözlerinde,ruhunda başka biri hakimiyet kurmuştu içinde!neydi seni bu denli durgun ,hareketsiz kılan?.radyodaki şarkı düşüncelerimi bir bıçak gibi kesti,"acısa da öldürmez,cehennem döndürmez"...evet dinliyordum seni ...sakindim ama fırtınalı o an arkama bile bakmadan kaçmalıydım..."deniz taşıyor"işte ruhun acıyor,o başka birinde!!!ellerim buz gibi yorgun ve halsiz,sigramı bile yakamadım, korkularım beni tutuştururken, kaçmalıydım bitmeliydi bu mesele üzülmeden,yapamadım...gözlerinde bir başkası varken bile ,ben sana inandım işte!ne garipti "deniz taşıyor boğuyor bizi dedim bırak bitsin "dinlemedin ...vazgeçmedin.İhanetinin ödülümü saydın kendini ,yaşanmamış hayatlarda keşke gitseydin... o akşam bir kez faili meçul  bir cinayet işlemiş olacaktın,oysa şimdi binlerce "benin" katilisin...bedelini nasıl ödeyeceksin?

İYİ DEĞİLİM SEN YİNEDE GELME...

SEN YİNEDE GELME..."NASILSIN"DİYE SORMA,BİLDİĞİN GİBİYİM İŞTE ,SENSİZ NASIL OLUNURSA...GAMSIZLIĞIN TUTSUN YİNE !MESELA HİÇ AKLINA GELMEYEYİM...HATIRLAMA BENİ ,SÖZLERİMİ SEVİNCİMİ ...İYİ DEĞİLİM ,NE GİDİŞİN NE YOKLUĞUN NE YAPTIKLARIN YAKMIYOR CANIMI.ASİL OL SESİZ KAL...BIRAK NE HALİM VARSA GÖREYİM BEN,ÇEKME KAHRIMI MESELA,BAŞKALARI SEVSİN SENİ ,SEN VARLIĞINI YOKLUNA TAKAS ETTİN YA DÖNME GERİ...BEN GELSEM DE SANA  DÖNME SAKIN ,YÜZME BAKMA MESELA...BIRAK GÜÇLÜ KALSIN AKLIMDA DURUŞUN!BENİM ÇÖPTEN PRENSİM,SENSİZİM...

yalın

elimde ,kırmızı valizim hayli yorgunum sıcak ve yaz kalabalık şehrin sokakları...portakal renkli gün süzülürken,içimde yine sen acıtıyor ...olsun kırgınlığım kendimden .Çatlamış dudaklarımda şarkımız var avuçlarımda hüzün!.İçimde yinede umut var...dağılmış kızıl saçlarım.Sana geliyormuşcasına heycanlıyım! bak şehrindeyim...kalabalık sokaktan geçiyorum ,bu yolculuk beni hayli yormuş!köşeyi dönüyorum ağır ağır...hiç beklenmeyen bir misafirmişim gibi şaşkınsın,bende öyle senin önünden geçip gidiyorum ...elim kolum bağlı içimde fırtına dönüp sarılmak istiyorum, yapamıyorum! çok özlendiğini bil istiyorum söyleyemiyorum...biz ayrıyız gurur ağır basıyor,sol yanıma...sesizce ağlıyorum sensiz ve yalın seviyorum bizi...